Almanya’da edindiğim iş disiplini ve düzeni bugün hâlâ bana yol gösteriyor. Bu değerler, kariyerimde istikrarlı ilerlememi sağladı. Futbol dünyama çok şey kattı. Bu sayede sistemli çalışmayı, planlı olmayı ve hiçbir zaman yarım iş yapmamayı öğrendim ve yaşamıma tatbik ettim.
Almanya’da futbolun temelinde her şeyden önce disiplin, planlı çalışma kültürü ve sistemli bir yaklaşım var.Türkiye’de ise futbolun tutkusu ve sıcaklığı ön plana çıkıyor. Bu iki farklı kültürü birleştirmek benim için çok değerli oldu. Hem Alman disiplinini hem de Türk futbolunun coşkusunu bir arada sahaya yansıtmak istemek için çaba göstermem bana büyük bir avantaj sağladı.
Öncelikle beni neler beklediğini yaklaşık olarak kestiriyordum teorik olarak. Yeniliklere açık olan biri olarak adaptasyon sürecim çok zor olmadı zaten birçok takım arkadaşımı da milli takımdan tanıyordum. Bu bana büyük kolaylık sağladı. Tek zorluk ailemden uzakta olmak oldu ama zamanla buna da alıştım. Avantaj olarak ise, burada Türk futbolunu daha yakından tanıma imkânım olacağını biliyordum. Bunu da avantaja çevirerek futbol kariyerime katkı yapmasını sağladım.
Fenerbahçe gibi köklü ve çok büyük bir kulüpte oynamak benim için çok önemli bir adım oldu. Kulübün vizyonu ve kadın futboluna verdiği değer, sorumluluk hissi ile benim çok daha motive olmamı sağladı. Buradaki hedefim şampiyonluklar yaşamak ve her yıl takımımızla çok daha ileriye gitmek. Bu değerli yolculuğun bir parçası olmak bana büyük gurur veriyor.
Kariyerimde birçok farklı pozisyonda oynadım. Hocam beni hangi pozisyonda ihtiyaç duyarsa orada en iyisini vermeye çalışırım her zaman. Beni tanımlayan en güçlü karakteristik özelliğim hırsım, saha içindeki çok yönlülüğüm ve taktiksel anlamda her oyun sistemine kolayca uyum sağlayabilmem.
Milli takım formasını giymek benim için büyük bir gurur. Sahada sadece kendim için değil, ülkem için mücadele ediyorum. Çünkü arkamda milyonlarca insanı temsil etmenin sorumluluğunu taşıyorum. Bu sorumluluk bana yük değil, tam aksine daha çok güç veriyor. Baskıyı motivasyona çevirerek elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.
Kulüp düzeyinde en unutulmaz maçlarım arasında Beşiktaş’ı kendi sahamızda 3-2 yendiğimiz ve Galatasaray’ı 2-0 mağlup ettiğimiz karşılaşmalar var. Ayrıca Beşiktaş deplasmanında 2-0 kazandığımız maçta bir gol ve bir asist yapmam benim için çok özeldi.
Milli takımda ise Macaristan’a karşı 4-1 kazandığımız maçta attığım golü hiç unutmam. Yine Bursa’da Almanya’ya karşı oynadığımız karşılaşma da benim için özeldi çünkü anneannem ilk kez maçımı tribünden izlemişti. Doğduğum ülkeye karşı forma giymek de ayrı bir gurur oldu.
Öncelikle Fenerbahçe ile şampiyonluklar yaşamak en büyük hedefim. Milli takımda ise Avrupa ve Dünya Kupası’nda yer alabilmek için çok çalışıyorum. Bu seviyelere çıkabilmek için çalışmak en büyük motivasyonum.
Yüzmeyi çok severim, ayrıca kickbox da ilgimi çeken bir spor. Yoğun maç temposundan dolayı boş zamanımız çok olmuyor ama olduğunda genellikle arkadaşlarımla vakit geçiriyor ve farklı aktiviteler yapıyoruz.
Almanya bana disiplin, planlı çalışma ve asla yarım bırakmama alışkanlığını kazandırdı. Türkiye ise bana güçlü kalmayı, şartlar ne olursa olsun pes etmemeyi ve daha profesyonelce bakmayı öğretti. Bu iki kültürün birleşimi, hem sahada hem de hayatımda bana çok şey kattı.
Böyle zamanlarda neden futbol oynadığımı ve bugüne kadar verdiğim emeği düşünürüm. 23 yıldır futbolun içindeyim ve bu yolculukta yaptıklarımı düşünmek beni her zaman tekrar motive eder.
Altyapıya daha fazla önem verilmesi gerektiğine inanıyorum. Genç oyunculara daha çok fırsat tanındığında, kadın futbolunun hem Türkiye’de hem de dünyada daha da gelişeceğini düşünüyorum. Güçlü bir altyapı, geleceğin temelini oluşturur.
Genç oyunculara en büyük tavsiyem çok çalışmaları, sabırlı olmaları ve asla pes etmemeleri. Futbolda istikrar ve disiplin her şeydir. Bunun yanında eğitim de çok önemlidir. Ben Almanya’da lise eğitimimi tamamladım ve her zaman yanımda bir diplomanın olması gerektiğine inandım. Bu da bana Alman eğitim sistemi içinde her zaman üniversite eğitimine başlama imkânı sunuyor. Çünkü futbol kariyeri uzun sürse bile bir gün sona erebilir, ama aldığımız eğitim ve karakterimiz hayat boyu hep bizimle kalır. Gençlerin hem sahada hem de okulda en iyisini yapmaları, onların gelecekte daha iyi olmalarını sağlar. Çünkü futbol oynamak zeka işidir. Onun için Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ben sporcunun zeki, çevik aynı zamanda ahlaklısını severim” sözü çok anlamlıdır.