INDEX

--Sofija Krajsumovic Röportajı--, Özgür Kayaoğlu

Futbola başlamanızın arkasındaki öykü nedir? Aileniz ve arkadaşlarınız kararınıza nasıl tepki verdi?

Futbola olan tutkumu keşfettiğim zaman çok gençtim. Sporcu bir ailede büyüdüm, babam antrenördü ve kardeşim futbol oynuyordu, bu yüzden onların izinden gitmek bana doğal geldi. O zamanlar kadın takımı olmadığı için kasabamdaki erkeklerle antrenman yapmaya başladım. Sonunda bir kadın futbol kulübüne katıldım ve her şey oradan başladı. Ailem ilk günden beri en büyük destekçim oldu. Oyuna olan sevgimi fark ettiler ve her zaman beni bu konuda teşvik ettiler.


CSKA Moskova’ya transferiniz nasıl gerçekleşti? Bu süreçte herhangi bir zorluk ya da sürprizle karşılaştınız mı?

CSKA Moskova’ya transferim büyük bir dönüm noktasıydı ve bunu gerçekleştirdiği için menajerim Darko Maric’e çok şey borçluyum. Her adımda bana rehberlik etti ve birlikte kariyerim için mümkün olan en iyi kararı verdik. CSKA gibi prestijli bir kulübe katılmak bir hayalin gerçekleşmesi demekti. İlk başta, evden uzakta yaşadığım için büyük bir uyum sorunu yaşadım. Ama Moskova inanılmaz bir şehir ve kulüp inanılmaz derecede destek oldu. Artık her anın tadını çıkarıyorum -sahada ve saha dışında.


Rusya’daki futbol kültürünü Sırbistan’dakiyle nasıl karşılaştırırsınız? Temel farklar nelerdir?

Sırbistan’da futbol istikrarlı bir şekilde büyüyor, kulüpler kadın futboluna daha fazla yatırım yapıyor ama hâlâ Rusya’daki kadar gelişmiş değil. Rus ligi daha fazla takım, daha fazla maç ve daha yüksek bir yoğunluk seviyesi ile oldukça rekabetçi. Her maç bir final gibi hissettiriyor, her seferinde %100’ünüzü vermeniz gerekiyor. Burada inanılmaz olan bir şey de taraftarlar. Destekleri konusunda kesinlikle fanatikler ve daha önce hiç yaşamadığım bir atmosfer yaratıyorlar.


Sahada, hangi pozisyonda kendinizi en rahat hissediyorsunuz? Antrenörünüz, oyun tarzınızı nasıl etkiledi?

Her zaman sağ kanatta kendimi evimde gibi hissettim. Çok fazla sorumluluk gerektiren bir pozisyon ama meydan okumayı seviyorum. Bazen forvet oynadım ama kanatta oynamayı tercih ediyorum çünkü bu, hızımı ve yaratıcılığımı tam olarak kullanmamı sağlıyor. Koçumuz Maksim Zinovyev, oyunumu geliştirmemde bana yardımcı oldu. İnanılmaz derecede bilgili ve onun rehberliğinde her gün yeni bir şey öğreniyorum.

Futbol dışında hangi aktivitelerden hoşlanıyorsun? Boş zamanlarında neler yaparsın?

Sahada olmadığım zamanlarda dinlenmeyi ve enerji toplamayı seviyorum. Moskova’nın güzel sokaklarında dolaşmak en sevdiğim eğlencelerden biri oldu, özellikle de ziyaret etmek için yeni kahve dükkânları ararken. Ben büyük bir kahve aşığıyım! Sinemaya gitmeyi ya da müzeleri gezmeyi de seviyorum. Moskova’nın sunabileceği çok şey var ve ben burada geçirdiğim zamanın tadını çıkarıyorum.


Kariyeriniz boyunca size ilham veren bir futbolcu veya atlet var mı? Onların hangi özellikleri sizi en çok etkiledi?

Birçok oyuncuya hayranlık duysam ve benim pozisyonumda oynayanları incelemekten keyif alsam da, futbolda hiçbir zaman tek bir rol modelim olmadı. Bunun yerine en büyük ilhamı babamdan aldım. O benim en büyük destekçim oldu, bana her zaman inandı ve büyük şeyler başarmam için beni zorladı.


Bir kadın futbolcu olarak karşılaştığınız en büyük zorluk neydi? Bunu nasıl aştınız?

Futboldaki birçok kadın gibi ben de erken dönemde çok fazla önyargıyla karşılaştım. “Futbol kızlar için değildir” gibi yorumlar, özellikle gençken göz ardı edilmesi zor olabilir. Ama ben oyuna olan sevgime odaklandım ve kendimi kanıtlamak için çok çalıştım. Bir şeye gerçekten tutkuyla bağlandığınızda, her türlü engeli aşacak gücü bulursunuz.


Futbol kariyerinizin en gurur verici anı neydi? Gelecekte ulaşmayı umduğunuz en büyük hedefiniz nedir?

İki tane öne çıkan anım var. İlki ilk kulübüm Radnik’le, Kupa finalinde oynadığımız maçtı. Son dakikada bir gol atarak skoru 2-2 yaptım ve ardından penaltı atışlarında belirleyici penaltıyı attım. Takımım için bir şey kazanmak çok özel bir duyguydu. İkincisini geçen sezon Crvena Zvezda ile çifte kupayı kazandığımız zaman kazanmıştım. Geleceğe gelince, en büyük hayalim milli takımımla büyük bir turnuvada yarışmak ve CSKA Moskova ile Rusya Ligi’ni kazanmak.


Kadın futbolunun gelişimi hakkında ne düşünüyorsunuz? Büyümesine nasıl katkıda bulunmak istersiniz?

Kadın futbolu son yıllarda büyük adımlar attı, ancak daha gidilecek çok yol var. Umarım bir gün erkek futboluyla aynı seviyede tanınır ve destek görür. En iyi performansımı sergileyerek ve genç nesillere ilham vererek, oyunu tanıtma ve genç kızlara da hayallerine ulaşabileceklerini gösterme konusunda üzerime düşeni yapmayı umuyorum.

Emekli olduktan sonra futbolla ilgilenmeye devam etmeyi düşünüyor musun? Antrenörlük, yorumculuk ya da başka bir rol için düşünür müsün?

Şu anda tamamen kariyerime odaklanmış durumdayım ve bundan sonra ne olacağı hakkında pek düşünmedim. Gelecekte fikrimi değiştirebilirim ama şu an için anın tadını çıkarıyor ve sahada geçirdiğim her saniyenin keyfini çıkarıyorum.


Futbolcu olmasaydınız hangi kariyer yolunu seçerdiniz?

Sporcu bir aileden geliyorum; annem hentbolcuydu, babam da futbol antrenörüydü. Sporun olmadığı bir hayatı hayal etmek zor. Futbolcu olmasaydım, muhtemelen başka bir spor dalıyla ilgilenirdim. Sporlar hayatımın her zaman merkezi bir parçası oldu ve başka türlüsünü hayal edemiyorum.


CSKA Moskova’da sizi en çok şaşırtan bir takım arkadaşınız var mı? Varsa, nasıl?

CSKA Moskova’da beni en çok şaşırtan şey, ilk günden itibaren tüm kızların ne kadar misafirperver ve nazik olduklarıydı. Yeni bir ülkeye taşınmak ve yeni bir takıma katılmak zor olabilir, ama onlar benim için geçişi sorunsuz hale getirdiler. Bana aileden biri gibi davrandılar ve yıllardır takımın bir parçasıymışım gibi hissettirdiler. Bu tür bir takım ruhu paha biçilmezdir ve bu inanılmaz oyuncu grubunun karakteri hakkında çok şey anlatır.


Maç öncesi özel ritüelleriniz var mı? Maçlardan önce takip ettiğiniz uğurlu bir eşyanız veya rutininiz var mı?

Özel bir ritüelim olduğunu söyleyemem ama birçok oyuncu gibi ben de maçlardan önce müzik dinlemekten keyif alıyorum. Bu, rahatlamama, zihnimi boşaltmama ve önümdeki maça odaklanmama yardımcı oluyor. O anlarda müzik benim için terapi gibi. Ayrıca her maçtan önce dua etme alışkanlığım var. Tanrı’dan beni, takım arkadaşlarımı ve rakiplerimizi her türlü kötülükten korumasını istiyorum. Sahaya adım atarken bana huzur ve güç veren küçük ama anlamlı bir ritüel.


Oynadığınız en unutulmaz maç hangisiydi? Neden bu kadar unutulmazdı?

Benim için unutulmaz olan maçlardan biri, milli takımla Malta’ya karşı oynadığım maçtı. O maçta, ülkemin formasını giyerken ilk hat trick’imi yaptım. Bu, sadece benim için değil, bu anı yaşamamda büyük rol oynayan takım arkadaşlarım için de gurur verici bir andı. Ülkenizi temsil etmek her zaman özeldir ama uluslararası bir sahnede böyle bir şey başarmak, sonsuza dek hatırlayacağım bir deneyim.


Oyun stilinizi tek kelimeyle tanımlamanız gerekse bu ne olurdu?

Kendinizi değerlendirmek her zaman zordur çünkü takıma neler kattığım konusunda başkalarının geri bildirimlerini duymayı tercih ederim. Ama tek bir kelime seçmek zorunda olsaydım bu “hız” olurdu. Çabukluğumun ve alanı kullanma yeteneğimin en büyük güçlerim arasında olduğuna inanıyorum. Bu, yıllar boyunca üzerinde çalıştığım bir şey ve her maçta takımıma fayda sağlamak için kullanmaya çalışıyorum.